"İNSAN SAĞLIĞI VE HAYAT KALİTESİ BOZULMAYA BAŞLADI"
Konuyla ilgili açıklama yapan Filiz Çilek, Aydın Ovası'nın Çukurova'dan sonraki en büyük ova olduğunu ve birinci sınıf tarım arazileri, doğal koruma alanları ve arkeolojik sit alanları içerdiğini söyledi. Aydın bölgesinde şu ana kadar kurulan 27 jeotermal enerji santralinin (JES) hayatı pek çok bakımdan olumsuz etkilediğini savunan Çilek, "Bölge, çok değerli tarım alanlarını tesis kurulumları ve kirlilik nedeniyle kaybediyor. Menderes Nehri’ne boşaltılan jeotermal akışkanlar yeraltı ve yerüstü sularını geri döndürülemez bir şekilde yok ediyor. Bir yandan da insan sağlığı ve günlük hayatın kalitesi bozulmaya başladı. Aydın şehir merkezi dahi çürük yumurta kokuyor. Bu olumsuzluklar gözümüzün önünde yaşanırken yeni ruhsatların verilmesi ile bu bölge insanlarını tam bir çevre felaketinin beklediği öngörülebilir. JES’lerin kurulmasının doğurduğu sonuçlar çeşitli vesileler ve davalarla ortaya konmuşken, sayıca arttırılmasına dönük bu ihale ile halk kendi yaşam alanlarına dair bilgilenme ve karar alma süreçlerine katılma hakkından yoksun bırakılıyor" diye konuştu.
"ŞEFFAF DEĞERLENDİRME İSTİYORUZ"
Anayasa'nın herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma, sağlıklı bir çevrede dengeli bir yaşam hakkı olduğundan söz ettiğini hatırlatan Çilek, "Anayasal haklarımız savunuyor, doğanın, tüm ekosistemin etkilenme olasılığına dair uzman değerlendirmelerinin şeffaf bir şekilde yapılmasını talep ediyor ve ihalenin iptal edilmesini istiyoruz" dedi.
