1918 yılında Kuyucak’ta dünyaya gelen Fatma Oğuz, son yıllarında çağın hastalığı alzaymır ile mücadele ediyor. Anıların aklından silinmediğini söyleyen Oğuz, Atatürk’ü canlı canlı gördüğü anlattı. Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki değişimleri paylaşan Fatma Nine, uzun yaşam sırrının psikolojik rahatlığa bağlı olduğunu kaydetti.

ATATÜRK’Ü GÖRDÜĞÜ GÜNÜ ANLATTI

Son zamanlarda gündelik yaşadığı olayları ve yakınlarını hatırlamakta güçlük çektiğini dile getiren Oğuz, “Atatürk’ü Kuyucak Tren Garı’nda gördüğüm gün aklımdan çıkmıyor. 1937’de Nazilli’ye Sümerbank’ın açılışına gelmişti. O gün tarlada çapa işinde çalışıyorduk. Atanın geleceğini duyduk, hepimiz erken paydos edip istasyona koştuk. Tren durdu, Atatürk kapıdan göründü. Hepimizi selamladı, bize el salladı. Bütün köy, coşkuyla tezahüratta bulundu. Sonra tren Nazilli’ye devam etti. Ata'yı canlı görmenin mutluluğu bambaşka. O dönemleri birebir yaşamanın gururu hiçbir şeye benzemiyor” diye konuştu.

CUMHURİYET DÖNEMİNDE KUYUCAK’TAN BAHSETTİ

Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki inkılap dönemini bizzat yaşayan asırlık nine, en iyi hatırladığı yeniliklerin Latin harflerinin gelmesi ve Şapka Kanunu olduğunu vurguladı. Oğuz, şunları kaydetti: “Eskiden herkes fes giyerdi. Şapka devrimi geldi. Bir anda köy halkı şapkayla dolaşmaya başladı. Herkese değişik geldi başta. Ama hoşlarına gitti Kuyucaklıların. Harf İnkılabı'nı da hatırlıyorum. Kız çocuklarının çok azı okuma biliyordu. Köyde zaten okumuş insan bulmak zordu. Halkın çoğunluğu cahil olduğu için kimse yeni harfleri yadırgamadı. Latin harfleri daha kolayımıza bile geldi. Allah Atatürk’ten razı olsun.”

“KITLIK ZAMANINDA BAKLADAN EKMEK YAPARDIK”

Kurtuluş Savaşı'nı hatırlayamayacak kadar küçük olduğunu belirten Oğuz, 2. Dünya Savaşı zamanında yaşanan kıtlık dönemini unutamadığını söyledi. Oğuz, “O günkü hükümet, bütün yiyeceklerimize el koydu. Bir anda yokluğa düştük. Bakla yetiştirirdik. Baklayı öğütüp una çevirdik. Bakla unundan ekmek pişirdik. Kıtlık gelince insanın aklına gelmeyen şeyler bir anda katık oluverir. Allah o günleri bir daha yaşatmasın” dedi.

“UZUN YAŞAMIN SIRRI PSİKOLOJİK”

Kalp rahatsızlığından dolayı ameliyatla kalbine 2 kere pil yerleştirildiğini ifade eden Fatma Nine, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kalp hastalığımı yendim. Piller vücuduma çabuk uyum sağladı. Uzun süreli bir sağlık sorunu yaşamadım. Uzun ömrün genetik olduğunu düşünmüyorum. Çünkü annem 97 yaşında öldü; onun annesiyse 30 yaşında… Zeytinyağı, zeytin ve yoğurt ağırlıklı beslenme tarzının uzun ve sağlıklı yaşam üzerinde etkisi büyükse de bence en önemli etkiyi psikoloji sağlıyor. Olayların, zor durumların altında kalmadan mücadele etmek, kişinin kendisiyle barışık olması, moralinin yerinde olması, hem sağlıklı bir yaşam sürmeye, hem de ömrü uzatmaya yarıyor. Sinirden, stresten uzak kalarak, her kötülüğü arkama atarak, güçlü bir anne olarak çocuklarımın başında durdum. Şimdi de onlar benim başımda duruyor. Alzaymırın çaresi yok ama bir müddet daha yaşamam onlara mutluluk verecek. Benim dünyayla bağım kalmadı fakat çocuklarım, torunlarım, onların çocukları ve torunları benden güç aldıkça, Allah’ın bana ömür verdiğine inandım."