Sürücü, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, kentlerde yeşil alan bulamayan çocukların yüksek binaların arasında doğayı tanıyamadan büyüdüklerini aktardı. Sürücü, "Kentte yaşayan çocukların ebeveynleri doğaya ve çevreye meraklı ve duyarlıysa çocuklar şanslı oluyor. Ancak ne yazık ki büyük çoğunluğu bu şanstan mahrum bir şekilde yaşamlarını sürdürüyor. Doğanın içine girmeyen, kuşları, böcekleri tanımayan, hayatında bir sulak alan görmeyen, ağaca dokunmayan, nesli tehlike altındaki türleri bilmeyen çocuklar, bu zenginlikleri tanımadan büyüyecek ve gelecekte bu değerlere olan tehditlere karşı gelemeyecektir" dedi.

"DOĞA İLE TANIŞAN ÇOCUĞUN HAYAL GÜCÜ YÜKSEK OLUR

Günümüzde çocukların televizyon, cep telefonu ve bilgisayarların etkisi altında bulunduğuna işaret eden Sürücü, "AVM’lerin ise oyun parkları haline geldiği görülmektedir. Aslında her çocuğun doğaya ihtiyacı var. Doğaya çıkan çocukların hem bedensel, hem de zihinsel olarak daha iyi gelişme gösterdikleri gözlenmektedir. Doğaya çıkan çocukların hayal güçlerinin daha kuvvetli, derslerinde daha başarılı, daha yetenekli ve yaratıcı oldukları gözlenmektedir. Mümkün olduğu kadar eğitim kurumlarında bu konularda sunumlar gerçekleştirmekteyiz. Ancak bunların hiçbiri yeterli değildir. Eğitim politikalarında doğa ve çevre mutlaka ders olarak görülmelidir" diye konuştu.

GENÇLERDEN ÖRNEKLER VERDİ

Eğitim kurumlarında çok az çocuğun bu konulara ilgi gösterdiğini belirten Sürücü, gençlerden örnekler vererek sözlerini şöyle tamamladı: "Bunlardan birisi de İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri 1. sınıf öğrencisi Selin Aktaşoğlu. Selin 14 yaşından bu yana EKODOSD’un etkinliklerine katılıyor. Doğaya artık farklı bir gözle bakıyor. 2000 doğumlu olan Selin'in, küçük yaşından beri EKODOSD üyesi olma hayali vardı. 18 yaşına basarak yetişkin bir birey oldu ve ilk iş olarak EKODOSD’a üyeliğini yaptırdı. Şu anda EKODOSD’un en genç üyesi olma unvanı onda. Arkasından gelecekler de var. Yaren ve Mehtap henüz 17 yaşlarındalar. Makbule Hasan Uçar Anadolu Lisesi öğrencileri. 1 yıl sonra onların da ilk işi EKODOSD’a üye olmak. Şimdi TÜBİTAK projesi kapsamında Kuşadası Tülüşahı ve endemik bitki türleri üzerine bir proje yürütüyorlar. Yaşacan Enke, o da 15 yaşında. Almanya’da okumasına rağmen, teknolojiyi çok iyi kullanarak bizim kadar buradaki gelişmeleri takip ediyor. Doğa ve kültür sevdalısı. Okulun her tatilinde kendini Türkiye’ye, özellikle Beşparmak Dağları’na atıyor. EKODOSD’a üye olmak için 3 yılı iple çekiyor."