Başkan Çerçioğlu, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Bu coğrafya insanlık tarihinin en önemli tarihsel miraslarından bir tanesi. Dünya üzerinde 8 bin yıllık tarihin her adımından izler taşıyan çok az yer var. Böylesine önemli olan Latmos'u hem yaşatıp geleceğe taşımak için, hem de turizm potansiyeli olarak değerlendirmek için milli park ilan etmeliyiz" çağrısı yapmıştı. EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, Çerçioğlu'nun çağrısına destek verdiklerini açıkladı.

"LATMOS BİR AÇIK HAVA MÜZESİDİR"

Sürücü, Latmos bölgesinin, floristik ve faunistik bilimler kapsamında nesli Dünya ölçeğinde tehlikede olan bitki ve hayvan türlerini barındıran evrensel değere sahip önemli bir doğal miras alanı olduğunu ifade ederek, "Çeşitli bitki ve hayvan türleriyle yaban yaşamının ve doğal yapısının büyük oranda korunduğu, benzersiz kaya oluşumlarıyla ile dikkat çeken Latmos bölgesi, birçok kültüre de ev sahipliği yapmıştır. Latmos bölgesi, tarih öncesi dönemden itibaren gelişerek antik dönem, Bizans, Ortaçağ, Osmanlı ve günümüze kadar devam eden kültürüyle adeta bir açık hava müzesi niteliği taşıyan bir dünya mirasıdır" dedi.

"LATMOS’UN BULUNDUĞU COĞRAFYANIN ÖNEMİ BÜYÜK"

Sürücü ayrıca, “Latmos’un bulunduğu coğrafyaya bakıldığında, Kuşadası, Didim ve Bodrum gibi Türkiye’nin en önemli turizm kentlerinin arasında olması, iklimsel avantajları, doğal ve kültürel özellikleri açısından Batı Anadolu’da ekoturizm faaliyetlerinin yapılabileceği ender alanlardan biridir. Latmos bölgesinde yaklaşık 30 yıl önemli çalışmalar ve keşifler yapan Dr. Anneliese Peschlow, kültürel araştırmalar ve tescil çalışmalarını büyük gayretle yürüten Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Aydın Arkeoloji Müzesinin çalışmaları çok önemlidir. Son yıllarda Latmos bölgesinin korunması ve tanıtılması için bilim insanlarının da önemli gayretleri olmaktadır. Ekoturizm için sayısız fırsatlar sağlayan doğal ve kültürel zenginliklerin yoğun olduğu bir yer olması ve bu turizm şeklinin koruma, kullanma dengesi çerçevesinde bir koruma planıyla yapılabilmesi için 'Latmos’ta Ekoturizm Potansiyelinin Belirlenmesi' projesi yapılmıştır" ifadelerini kullandı.

"YOĞUN MADEN OCAĞI AÇMA GİRİŞİMLERİ ÖNLENMELİ"

Proje hakkında bilgi veren Sürücü, "Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tendü Hilal Göktuğ’un Proje yürütücülüğünü yaptığı, Prof. Dr. Çiğdem Kılıçaslan, Doç. Dr. Bülent Deniz, Dr. Öğretim Üyesi Birsen Kesgin Atak ve benim de araştırma ekibinde yer aldığım proje, alana bir koruma statüsü verilmesi halinde yapılacak faaliyetler için önemli yarar sağlayacaktır. Ancak Latmos’un özellikle Söke ve Koçarlı ilçelerine bağlı arazilerinde yoğun maden ocağı açma girişimleri, yukarıda belirtilen özellikler ve zenginlikler için büyük tehdit oluşturmaktadır. Burada her açılan maden ocağı, başta bölgede yaşayan insanların sağlığına, çam fıstığı ve zeytin tarımına, hayvancılığa, arıcılığa, peyzajın doğal dokusuna, yaban hayatına, çevre kalitesine büyük zarar vermektedir. Açılacak her maden ocağı, belki de yüzlerce yıl sürdürülebilir bir şekilde yapılacak ekoturizm faaliyetlerinin yapılmasını ve kırsal kalkınmayı engelleyecek, yüzlerce yıldır Latmos kültürünü sürdüren insanların burayı terketmesine neden olacaktır" diye konuştu.

ÜLKE TURİZMİ İÇİN ÖNEMLİ BİR BÖLGE

Latmos Dağları'nın bu coğrafyada yaşayan kırsal kesim insanları için, Aydın, Muğla ve ülkemiz turizmi için çok önemli bir doğa ve kültür alanı olduğunu söyleyen Sürücü, şunları kaydetti: “Böylesine önemli özellikleri olan bir alanın geri dönülmez bir biçimde tahrip edilmemesi, herkesin yararına olacak ekoturizm faaliyetlerinin planlı bir şekilde yapılması ve gelecek kuşaklara aktarılması için bir koruma statüne alınmalıdır. Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Hassas Alanlar Dairesi tarafından yürütülen 'Büyük Menderes Havzası Peyzaj Atlası' projesi kapsamına, Latmos bölgesi de girmektedir. Proje sonucunda çıkacak raporların Latmos bölgesinin korunmasını destekleyeceğini umuyoruz."