İYİ Parti Aydın İl Teşkilatının Karacasu ziyaretlerinde halkla sohbet eden Küpelioğlu, Ataköy’deki kahvehane sohbetinde verdiği bir örnekle ekonomik durumu özetledi. Bu örnek üzerinden Ses Gazetesine açıklamalarda bulunan Küpelioğlu, “Tütün üreticisinin geçen aldığı bir traktörü bugün alabilmesi için tütünün kilosunun 90 TL olması gerekir. Bir tarım işçisinin 2021 yılında aldığı 5 kg ayçiçeği yağını, 2022 yılında alabilmesi için günlük işçi ücretinin 240 TL olması gereklidir. Sonuçta hem çiftçi, hem de işçi fakirleşmiştir. Asıl sorun bunun farkına varmaktır” dedi. Son zamanlarda ziraat odalarının tarım işçiliği günlük ücretlerini belirlemesinin ardından sosyal medyada tartışmalar başladığını kaydeden Küpelioğlu, “Ücreti savunanlar ile az bulanlar karşı karşıya geldi. Savunanlar, tarım işçisi çalıştıranlar, az bulanlar ise işçilerdi. İçinde bulunduğumuz ekonomik zorluklar içinde ve yüksek enflasyonun bulunduğu ülkemizde, hem tarım işverenleri hem de işçileri ekonomik sıkıntı içindedir. Enflasyondan önemli biçimde olumsuz etkilenmektedirler” dedi.

"ÜRETİCİYE YETERLİ DESTEK VERİLMİYOR"


Sözlerini sürdüren Küpelioğlu, “Bildiğimiz gibi, enflasyonun oluşmasında 3 önemli etken vardır. Bunlar: Arz azlığı- Talep fazlalığı- girdi maliyetlerindeki anormal artış. (Bunun en önemli nedenlerinden biri dolardaki anormal artıştır) Birçok üründe arzın yetersizliğine rağmen, tarım politikalarındaki adaletsizlikler nedeniyle, üreticinin kazancı düşük düzeyde kalmaktadır. Bu saptamanın doğruluğunu, buğday için çiftçimize ödenen ücret ile ithal buğday arasında 2 kat fark olmasını gösterebiliriz. Dolar karşısında Türk Lirasının değer kaybında dünya lideri olmamız nedeniyle gübre-yem- akaryakıt fiyatlarındaki anormal artış tarım maliyetlerini artırmıştır. Sonuçta üreticimiz yeterli gelir elde edememektedir. Tarım girdilerinin içindeki önemli bir maliyet unsuru olan işçi ücretleri bu aşamada çok önemli olmuştur. İşte tartışmalar bu eksende gelişmektedir” dedi.

“BELKİ O ZAMAN YAŞASIN ENFLASYON DİYEBİLİRDİK”


Her iki tarafın da fakirleştiğinin altını çizen Küpelioğlu, “Enflasyon karşısında çaresizdirler. Keşke ‘Yaşasın enflasyon’ diyebilseydik. Diğer bir deyişle, keşke ürün fiyatlarımız ve işçilik ücretleri enflasyonun üzerinde olabilseydi. Neden olmasın diyebilmeliyiz ve bunu istemek hakkımızdır. Bu isteğimizi yerine getirecek olanlar ise yöneticilerdir. Buğdayın- zeytinin- tütünün ve ürettiğimiz tüm ürünlerin fiyatlarının geçen yıla göre üretici enflasyonu yüzde 120 oluğunu düşünür isek, buna göre artığını düşünelim. 2021’de 35 TL olan tütün alım fiyatının 90 TL olduğunu düşünelim. İşte o zaman yaşasın enflasyon diyebilirdik” şeklinde konuştu.

TRAKTÖR VE AYÇİÇEĞİ HESABIYLA ORTAYA KOYDU


Durumu örnekle açıklayan Küpelioğlu, “Şimdi ne durumdayız? Birbirimize düşüyoruz. Yanlış yapıyoruz. Tütün üreticisinin geçen aldığı bir traktörü bugün alabilmesi için tütünün kilosunun 90 TL olması gerekir. İşte o zaman yaşasın enflasyon diyebiliriz. Çiftçinin cebine giren paranın geçen seneye göre daha fazla olması, bu işten karlı olduğu anlamına gelmez. Eğer tütünü 50 TL den sattı ise fakirleşmiş demektir. Geçen sene 7 ton tütün satarak aldığı traktörü, bu sene 10 ton tütün satarak alabilmektedir. Yani fakirleşmiştir. Tarım işçisi için de durum farklı değildir. Geçen seneki ücret 120 TL iken bu sene ziraat odası 170 TL olarak belirlemiştir. Bir tarım işçisinin 2021 yılında aldığı 5 kg ayçiçeği yağını, 2022 yılında alabilmesi için günlük işçi ücretinin 240 TL olması gereklidir. Sonuçta hem çiftçi, hem de işçi fakirleşmiştir. Asıl sorun bunun farkına varmaktır” dedi.