Bir şirket tarafından, Büyük Menderes Tahliye Kanalı'nın güneyinden başlamak üzere, Taşburun balıkçı barınağına kadar olan Milli Park' ın neredeyse üçte biri büyüklüğünde çok büyük bir alan içinde jeotermal kaynak arama ruhsatı talebinde bulunulduğu iddiası çevrecileri ve vatandaşları tedirgin etti.

AKLA MANTIĞA AYKIRI


Kuşadası’nda bulunan Ekosistemi Koruma ve Doğasevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü, bölgede jeotermal kuyularının açılmasının düşünülmesinin akla mantığa sığmadığını söyledi. Bölgede jeotermal faaliyetlerin deltanın ekolojisini olumsuz etkileyeceğini dile getiren Sürücü, “Ortaklar, Germencik, İncirliova, Aydın, Nazilli’den Buharkent’e kadar olan bölgelerde açılan jeotermal enerji sondaj kuyularının tüm bu bölgelerde, iklimsel değişiklik, tarımsal ürünlerdeki bozulmalar, hava kirliliği, asit yağmurları, borlu suların ve akışkanların yeraltı ve yerüstü sularına yaptığı olumsuz etkiler ve yöre insanlarının sosyal, ekonomik ve psikolojisinde yarattığı büyük sorunlar bilinirken, tarım, turizm ve doğal hayatın iç içe olduğu eşsiz bir bölgede, jeotermal kuyularının açılmasının düşünülmesi akla mantığa sığmamaktadır. Jeotermal kuyularının açılması düşünülen alan öyle vasat bir bölgede değildir. 1994 yılında Dilek Yarımadası Milli Parkı’nın sınırlarının genişletilerek içine alındığı Büyük Menderes Deltası’nın tam da orta yerindedir” dedi.

DOĞAL YAŞAMA EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR


Dünya mirası sayılan Büyük Menderes Deltası’nın uluslararası sözleşmelerle koruma altında olduğunun altını çizen Sürücü, “Ruhsat talebinde bulunan şirket bu mevzuatları bilmeden mi başvuru yapmıştır? Bahse konu olan alan tamamen 1. Derece Doğal Sit kapsamında olup, içinde 1. Derece Arkeolojik Sit alanlarını da barındırmaktadır. Ornitolojik yönden büyük önemi olan ve 256 tür yaban kuşuna ev sahipliği yapan Büyük Menderes Deltası, nesli küresel ölçekte tehlike altındaki Tepeli Pelikan (Pelecanus crispus), dünyada 700 bireyi kaldığı tahmin edilen Akdeniz Foku (Monachus monachus), endemik Tüylü Çan Çiçeği (Campanula tomentosa), ülkemizde oldukça azalan Kumzambakları (Pancratium maritimum), nesli tehdit altında bulunan Saz Kedisi (Felis Chaus) gibi memeliler, sürüngenler, balıklar başta olmak üzere sucul canlılar ve yüzlerce tür omurgasız ile biyolojik çeşitlilik barındıran önemli bir doğa alanıdır” diye konuştu.

TARIM VE HAYVANCILIĞIN MERKEZİ


Sürücü, bahse konu olan alan içinde yöre insanları tarafından geniş bir şekilde zeytincilik tarımı, balıkçılık, iyi pamuk uygulamaları yapıldığını da ifade ederek şunları söyledi: “Yanı başında bulunan dünyaca ünlü iyon kent devletlerinin başkenti Milet ülkemizde önemli bir turizm destinasyonu olup, savaş alanı turizminin yapılabileceği Lade Adası’da proje alanının tam ortasında bulunmaktadır. 1970-80’li yıllarda Almanlar tarafından çekilen belgesellerle kuş zenginliğinin tüm dünyaya tanıtıldığı, ekoturizm faaliyetleri için Aydın ilinin gözbebeği durumunda olan böylesine önemli özellikleri ve zenginlikleri bulunan bir alanda jeotermal sondaj kuyularının açılması halinde, su kalitesi bozulacak, habitat tahribatı meydana gelecek, doğal bir sulak alana yabancı türler girmiş olacak, iklimsel değişiklik yaşanacak, uluslararası sözleşmelerle korunan bir doğa alanı geri dönülmez bir biçimde zarara uğrayacaktır. Şirketin talep ettiği alanın Türkiye’nin en önemli milli parklarından biri olduğu, doğal ve arkeolojik sitlerin bulunduğu, zeytincilik yasasıyla korunan zeytin ağaçlarıyla çevrildiği ve yaban hayatının özgür ve güven içinde devam ettiği bilinmelidir.”

SAHİP ÇIKILMASINI BEKLİYORUZ


Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nda jeotermal kuyularının açılması talebinin kabul edilmemesi için yetkilileri göreve davet eden Sürücü, “Başta Doğa Koruma ve Milli Parkların, Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulunun bu talebe izin vermeyeceklerine inanıyoruz. Görüş alınacak diğer kurumlar ve yetkililerin de bölgemizin en güzel doğa alanlarından biri olan Büyük Menderes Deltası’nın korunması için gerekli duyarlılığı göstermelerini bekliyoruz. Doğal hayata ve bölgedeki herkese zararı olacak, iklim değişikliği yaratacak, yeraltı ve yer üstü sularını kirletecek jeotermal gibi faaliyetler yerine, bölge ekonomisini ekolojik yapıyı bozmadan, kirletmeden geliştirebilecek ekoturizm gibi doğru projeler hazırlanmalı, organik tarımın ve geleneksel usullerle yapılan balıkçılığın geliştirilmesi için yereldeki çiftçiler ve balıkçılar desteklenmelidir. Thales, Anaksimenes ve Anaksimandros gibi önemli filozofları çıkaran Ege’nin bu güzel coğrafyası Dünyanın en önemli beşiklerinden biridir. Dünya felsefecileri, matematikçileri, edebiyatçıları bu coğrafyadan çıkmıştır. Bugün Çağdaş Avrupa uygarlığı varsa, bu uygarlığı büyük ölçüde Milet’in de içinde bulunduğu bu coğrafyaya borçludur. Uygarlıklar deltası olarak bilinen bu coğrafyanın kültürel, tarihsel mirasına, eşsiz güzellikteki doğasına sahip çıkmak tüm yöneticilerin, kurumların, kuruluşların, bu topraklarda yaşayan halkın herkesin ödevi ve sorumluğu olmalıdır. Büyük Menderes Deltası sadece Aydın’ın değil, ülkemizin en önemli sulak alanlarının başında gelmektedir. UNESCO Dünya Mirası listesine girebilecek özelliklere ve zenginliklere sahip bu doğal alan için herkesin duyarlılık göstermesini ve sahip çıkmasını diliyoruz” diye konuştu.